Özel haber/ Deniz Doğan
Dnz haber: 2009 yılında kaybolan Fatma Ayvaz’ın hikayesi, Türkiye’deki faili meçhul kayıp vakalarının ne kadar derin bir yara bıraktığının çarpıcı bir örneği olmaya devam ediyor. 16 yıldır kendisinden hiçbir haber alınamayan Ayvaz’ın kayboluşu, kardeşi Meryem Ayvaz’ı ve kamuoyunu büyük bir bilinmezlikle yüz yüze bıraktı.
O yıllarda başlayan arama çalışmaları, bugüne kadar Ayvaz’ın akıbeti hakkında kesin bir sonuca ulaşamadı. Olayla ilgili ortaya atılan iddialar, şüpheliler ve spekülasyonlar, zamanla birer birer cevapsız kaldı. Kaybolduğu günden bu yana ailesi, onun izini sürmek, sesini duyurmak ve bu gizemli olayı aydınlatmak için mücadele ediyor.:
16 YILDIR HİÇBİR İZE RASTLANMADI!
İstanbul’un hareketli semti Bayrampaşa, 2009 yılında sıradan bir güne uyanmıştı. Ancak o gün, 36 yaşındaki Fatma Ayvaz evinden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Ailesi için zaman durdu, takvim yaprakları anlamsızlaştı. 16 yıldır süren bu gizemli kayboluş, ardında cevaplanmamış sorular, dinmeyen bir acı ve bitmek bilmeyen bir umut bıraktı.
Kayıp Bir Kardeşin Bitmeyen Feryadı
Bugün 52 yaşında olması beklenen Fatma’nın kardeşi, ablasının yokluğuna ne alışabildi ne de kabullenebildi. Yıllar, onun için sadece arayışla geçti. “Ablam yaşıyor mu, yoksa… bilemiyorum,” diyerek gözyaşları içinde anlatıyor. “Tek isteğim bir mezar taşı olsun, gidip başında dua edeyim.” Bu sözler, sadece bir kardeşin feryadı değil, aynı zamanda binlerce kayıp yakınının ortak çaresizliği.
Toplumsal Bir Yaraya Dönüşen Kayıp Vakaları
Fatma Ayvaz’ın hikayesi, Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan yüzlerce kayıp vakasından sadece biri. Bu durum, sadece bireysel bir aile dramı olmaktan öte, toplumsal bir yara haline gelmiş durumda. Uzun süre haber alınamayan, akıbetleri meçhul kalan insanların hikayeleri, hem aileleri hem de toplumu derinden sarsıyor. Fatma’nın kayboluşu, bu trajedinin bir simgesi olarak, kayıp vakalarının ne kadar yaygın ve ne kadar çözümsüz olabildiğini gözler önüne seriyor.
Bu tür kayıpların ardında yatan nedenler genellikle bilinmiyor ve bu da arama çalışmalarını zorlaştırıyor. Aileler, sevdiklerini bulabilmek için hem resmi kurumlardan hem de kamuoyundan destek bekliyor. Fatma Ayvaz’ın kardeşinin, “Ne olur, eğer bir yerlerden bizi duyuyorsan, bir işaret ver,” şeklindeki çağrısı, bu arayışın ve umudun hiçbir zaman bitmeyeceğini gösteriyor. Fatma’nın hikayesi, Türkiye’nin kayıp dosyaları arasında yerini almış, çözülemeyen bir vaka olarak kayıtlara geçti. Ancak ailesi için o, kaybolan değil, sadece evine dönmesi beklenen bir can.
